İSTİKLAL'İN VAPURU; BANDIRMA
Mustafa Kemal'in, Bandırma vapuruna binmesinden evvel, Milli Mücadeleye nasıl gelinmiştir? Sorusunu sormak ve bu soruya doğru tespitler ile cevaplar vermek zorundayız.
Bu bir tercih değil. Zarurettir!
Mustafa Kemal'in, Saltanat makamı ile olan ilişkileri, Genç Türkler'in aksine çok daha ölçülü ve son padişah ile veliahtlığından itibaren dostluk kurma kabiliyeti göstermeyi meziyet bilmiş bir anlayış sahasına yayılıyordu.
Bu anlayış, kafasında ki planların pratiğe dökülmesi anlamında en başından beri bir politika tavrı olarak kullanılmıştır. Mustafa Kemal'in ilk planlarından birinin, Sultan Vahdettin'in yanında yetkili bir Harbiye Nazırlığı olduğu söylenebilir. Esasında, oldukça bitkin bir asker sınıfı ve halk vardır. Mevcutta ki asker sınıfını zafere inandırmak ve her anlamda çökmüş halkı bu çember etrafında toplamak zafere giden yolda en büyük adımlardan biridir. Lakin, Sultan'ın dâhi bu adımı atacak inancı kalmamıştır. Ama Mustafa Kemal ve etrafındakiler artık Anadolu'da bir mücadele ateşi yakmaya karar vermişlerdir. Ne vahim ve doğru bir tespittir ki;
İstanbul bu mücadelenin merkezi olamazdı!
Daha 1918 mütarekesinin yıllarında, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurulmuş, millet her yerde direnişe geçmişti. Fakat bu direnişin bir koordinasyon problemi vardı. Milletin bu arzulu direnişini, yekpare hale getirecek bir kumandan'a ihtiyaç vardı.
29 Nisan 1919...
İngilizler, Mondros Ateşkes Antlaşması'na dayanarak İstanbul'u Türklerin silahlanarak direnişe geçmesi hususunda uyardı ve bu durumun çözüme kavuşturulmaması durumunda bölgeyi işgal etmek ile tehdit etti. Mustafa Kemal'in Samsun'a gönderilme fikri, bu uyarı ve tehdit'tin sonunda alınmış bir karardır. Burada altını çizmem gereken bir husus var. Günümüz de oldukça fazla karşılaştığım bir söylem;
'' Mustafa Kemal'i, Samsun'a gönderen kişinin Vahdettin olduğu '' yönünde oldukça eksik bir bilgi barındırıyor.
Mustafa Kemal'e yapılan teklif;
"Türklerin Anadolu'da ki direnişini engellemek" üzerineydi. Teklif, '' Anadolu'da bir direniş başlatması '' için yapılmış değildi! Bu fikir Mustafa Kemal'in aklında ki plandı!
Mustafa Kemal'in İstanbul'da bulunması ayrıca ihtilal yapmasından endişe edildiği için de tehlikeliydi. Hem İngiltere'nin dayatmasını uygulamak, hem de bu tehlikeyi bertaraf etmek için Samsun'a gönderildi! Bu durum Mustafa Kemal'in aklında ki planı uygulamak için beklediği fırsatı ona vermişti. ''Anadolu'da direniş başlatma '' fikrini paylaştığı kişilerin başında Kazım Karabekir Paşa yer alıyordu.
Kazım Karabekir ile olan hukuku, istediği türden bir talimatnamenin hazırlanması konusu başta olmak üzere çok faydalı olmuştu. Mustafa Kemal 16 Mayıs 1919 gününe gelene dek öncelikle Cevat Paşa, Damat Ferit ve Vahdettin ile görüşmeleri olmuştur. Bu görüşmelerin sonunda Vahdettin'in kafasında ki ''Vatan'a hizmet'' krokisini doğru çıkarmıştır. Bu kroki ''Anadolu'da direniş'' fikrini en etkili şekilde körükleyen etkenlerden biri olmuştur.
Vahdettin, '' İstanbul'a hâkim olan gücün siyasetine uymayı'' memlekete hizmet noktasına koymuştur.
15 Mayıs 1919 , Anadolu müdafaasından önce şişlide ki evinde geçireceği son gündü.
16 Mayıs 1919 , Rauf Bey önemli bir bilgi getirdi. Verdiği bilgiye göre;
'' Ya hareketi engellenecek, ya da gemisi Karadeniz açıklarında batırılacaktı. ''
Arafta kalmıştı. İstanbul'da kalmanın da, yola çıkmanın da çok ağır bedelleri olacaktı. Kararını verdi ve harekete geçti. Bu şartlar altında Bandırma Vapuru'yla Samsun'a doğru istiklal yolculuğu başladı. Karadeniz'de yol alırken gün ağrıyor, yoğun yağış ve fırtına bu istiklal yolcusunu karşılıyordu.
Gün 19 Mayıs'ı söktüğünde olacakları kimse tahmin edememişti..!
'' Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetden
(Çağın yöneticilerini doğruluk ve güvenlikten uzaklaşmış görünce)
Çekildik izzet ü ikbâl ile bâb-ı hükûmetten''
( Şerefle ve mutlulukla hükümet kapısından ayrıldık.)
19 Mayıs 1919
Saat sabah 7.Hava puslu ve 38 yaşında ki Mustafa Kemal, Samsun'a ayakbastı. Mustafa Kemal'i kimse karşılamadı ve Samsun'da vaziyet içler acısıydı. İngiliz'lerin şehirde 200 kişilik işgal kuvveti vardı. Pontus eşkiyası ise sokaklarda göz açtırmıyordu. Merzifon'da da İngiliz askerleri vardı. Kısacası Samsun ne içinden, ne çevresinden, ne de denizden güvenlikteydi.
19-25 Mayıs arasında Samsun'da geçen günler, oldukça tehlikeliydi. Savaşın bezginliği ruhlara hâkim görünüyordu. Daha birkaç gün önce İzmir'in, hem de Yunan kuvvetleri tarafından işgali bu ruh halini çok daha ağır bir noktaya getirmişti.
Fakat Mustafa Kemal, Karadeniz yolculuğuna çıkmadan bir gün önce, İzmir'in işgal edildiği gün, süngülerini karşısındakinin gözlerine sokacakmış gibi uzatan etekli İskoç askerlerini Taksim meydanında gördüğü zaman, kendi kendine;
'' Birkaç gün daha müsaade, Anadolu'ya bir geçeyim..'' demişti.
Anadolu karasına ayak bastığı gün Kazım Karabekir'e ilettiği mesaj durumu özetler nitelikteydi.
'' Ahvali umumiyetimizin almakta olduğu vahim şekilden müteessir ve elemliyim...''
25 Mayıs 1919
Mustafa Kemal, Samsundan sabahın erken saatlerinde, külüstür bir Mercedes-Benz arabasıyla sessizce ayrılır. Araç sürekli pan yapan ve 15 kilometreyi aşamayacak kadar problemli bir haldedir. Araçta Mustafa Kemal ile birlikte Kazım Dirik, Albay Dr. İbrahim Tali, Dr Binbaşı Refik Saydam da yer almaktadır. Samsun-Havza yolunda sayısız kez arızalanan aracın, bir kez daha arıza yapması sonucu yolun kenarında duran Mustafa Kemal'in, çift süren bir köylüyle konuşması, durumun adeta özetiydi.
'' Hemşerim! Düşman Samsun'a asker çıkaracak. Belki buraların hepsini ele geçirecek. Sen ise rahat, toprağı sürüyorsun?... ''
'' Paşa, paşa! Sen ne diyorsun? Biz üç kardaştık. İki de oğul vardı. Yemen'de, Kafkas'ta, Çanakkale'de hepsi elden gitti. Bir ben kaldım. Bende yarım adamım. Evde sekiz öksüz ile yetim, üç dul kalmış kadın var. Hepsi benim sabanımın ucuna bakarlar. Şimdi benim vatanım da, yurdum da, aha şu tarlanın ucu. Düşman ora gelinceye dek benden hayır bekleme...''
İşte İstiklal Savaşı, ayrıntısına girilmemiş ve oldukça özetlenmiş hali ile bile idrak edebileceğimiz bu vahim tablo ile başlamıştır. İlerleye zamanlar da bu şanlı direnişin devamını da yazacağım ama size peşinen bir fotoğraf göstererek sonlandırmak istiyorum.
1919...1938... arası çekilmiş iki fotoğraf..
19 sene.
Vatan ve İstiklal yolunda harcanmış 19 sene...
Saygı ve minnetle...
Antonio Gramsci
https://twitter.com/BsGRAMSCI?s=20
Yorumlar
Yorum Gönder