23 Aralık 1930...
Menemen...
Derviş Mehmet ve müritleri tüfek, tabanca ve birtakım kesici aletler ile şafak vakti Menemen'e geldiler. Sabah namazında bir camiye girip burada konuşma yaptılar. Kendilerince vaazların da;
'' Ben mehdiyim. Dinimizi korumaya geldim. Beni dinleyin'' dediler ve tekbir getirerek camiden ayrıldılar. Menemen sokaklarında bir süre dolaştıktan sonra camiden aldıkları yeşil sancağı belediye meydanına dikerek etraflarında adam toplamaya çalıştılar.
Saat 7:40
Derviş Mehmet, yeşil sancağın önünde;
'' Arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söyledi. ''
Derviş Mehmet, müritleri ve gerek kendi rızası ile gerek korkudan boyun eğerek toplanan kalabalık,yeşil sancağın etrafında dönerek tekbir getirmeye ve zikretmeye başladılar. Bu arada, "Şapka giyen kafirdir.Yakında yine şeriata dönülecektir." naraları atmaya devam ediyorlardı. Bu sıra da Yüzbaşı Fahri Bey, kalabalığın yanına gelerek neden toplandıklarını sordu. Esasında aldığı cevap sonrasında yaşanacak hadiselerin ipucunu veriyordu. Derviş Mehmet, cevap olarak;
'' Ben mehdiyim ve şeriatı ilan ediyorum. Bana kimse dokunamaz. Adamlarım her yerde. Yolumdan çekil.'' diye bağırdı. Yüzbaşı Fahri, kalabalığın dağılması için çağrıda bulundu. Fakat kalabalığın dağılmaması üzerine tedbir almak için oradan ayrıldı. Bu noktaya gelinene kadar yapılan hiçbir hareket karşılık bulmadığı için ve Yüzbaşı Fahri Bey’in olay yerinden ayrılmasından dolayı kalabalık iyice cesaretlendi. Fahri bey 42. Alaydan yardım istedi ve bunun üzerine Alay Komutanlığı asıl işi öğretmenlik olan Asteğmen Kubilay’ı bir birlik ile olay yerine gönderdi.
Saat 8:30
Kubilay, kendi birliğinden ayrılarak isyancıların arasına girdi ve onları dağılmaları yönünde ikna etmeye çalıştı. Tek başına isyancıların arasına girmesi, esasında meseleyi daha da büyümeden yatıştırma, nabzı düşürme gayesi taşıyordu. Fakat öyle olmadı. Derviş Mehmet, silahını çekerek Kubilaya ateş etti. Kubilay kanlar içerisinde yere yığıldı. Bunu gören askerler ateşle karşılık verdiler ancak tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardı, ses çıkarmaktan başka işe yaramadılar. Bunun üzerine Derviş Mehmet "Bana kurşun işlemiyor. Ben mehtiyim ” diye bağırarak halkı kutsal bir vazifesi olduğuna inandırmaya çalıştı.
Bu sırada Kubilay, yaralı halde kedini caminin avlusuna atmayı başardı. Derviş Mehmet ve müritleri peşinden gittiler. Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkardı ve Kubilay'ın başını bedeninden ayırarak şehit etti. Bununla da kalmayıp Kubilay'ın başını yeşil sancağın tepesine koydular. Olay yerine gelen takviye birliklerin "Teslim ol!" çağrısına uymayan eylemciler ile askerler arasında çatışma çıktı ve isyancılar etkisiz hale getirildiler. Kaçmaya çalışan elebaşları ve eylemcilerin hepsi tutuklandı.
Mesele Ankara'ya intikal ettiğinde, Mustafa Kemal görülmemiş derecede sinirlendi ve bir süre sonra söze başladı;
'' Bu ne haldir? Hükümet meydanında ordunun subayı, din adına boğazlanabiliyor. Binlerce Menemenli’den kimse çıkıp mâni olmuyor. Bilakis teşvik ediyorlar.
Yunan idaresi altındayken bu hainler neredeydiler? Onların namusu ve dinini kurtaran ordunun bir subayına reva gördükleri bu saldırının cezasını yalnız hain katiller değil, hepsi en ağır şekilde çekmelidir.
Bu Cumhuriyet’in ve bizim de başımızı kesmektir. Bundan bütün Menemen sorumludur. Bu kasaba lanetli şehir ilan edilmeye müstahak olmuştur. ''
Atatürk'ün öfkesi dinmek bilmiyordu.'' Derhal harekete geçmeliyiz'' dedi ve ekledi;
''Menemeni yakın!''
31 Aralık 1930 günü Menemen de sıkıyönetim ilan edildi.
1- Olaya doğrudan veya dolaylı katılan 105 sanık; anayasayı cebren tağyir, eyleme iştirak ve azmettirme;
Derviş Mehmet'in mehdilik iddiasıyla harekete geçtiğini bildikleri halde zamanında hükümete haber vermeme veya tekkelerin seddinden sonra tarikat ayini icra ettikleri suçlamalarıyla 15 Ocak 1931'den itibaren Divanıharp'te yargılanmaya başlandı.
2- 24 Ocak 1931 günü iddianame okundu ve 29 Ocak'ta mahkeme 36 (ölmüş olan bir sanık ile birlikte 37) kişinin idama mahkûm edilmesine, 40 kişinin sorumsuzluğu nedeniyle salıverilmesine, 27 sanığın beraatine,
41 kişiye çeşitli hapis cezaları verilmesine hükmetti ve karar Meclis’in onayına sunuldu. İdam hükümlülerinin altısı küçük yaşta olduğundan cezaları ağır hapse çevrildi. TBMM Adalet Divanı ayrıca iki idamlığın cezasını iki yıl hapse çevirdi.
3- 28 idam mahkûmu, 3 Şubat 1931 gecesi Menemen'de Kubilay'ın başının kesildiği yerde asıldı.
1934 tarihinde Menemen'de Kubilay adına anıt dikildi ve altına yazıldı;
"İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz."
Saygı ve minnetle...
Antonio Gramsci
https://twitter.com/BsGRAMSCI?s=20
Yorumlar
Yorum Gönder