Kedilerde fip hastalığı ve yeni çözümler (2020)


Kedilerde fip hastalığı ve yeni çözümler
Kedi enfeksiyöz peritoniti (FIP), kedilerde ve yavru kedilerde görülen ölümcül bir hastalıktır. FIP, kedilerin veya yavru kedilerin çok küçük bir kısmında görülür ve kedi corona virüsü adlı yaygın bir virüsten kaynaklanır.
Kedi corona virüsü, virüs bulaşmış dışkı ile temas yoluyla kedilere bulaşan bir virüstür. Bu, birbirlerini temizleyen veya kum kaplarını, mama kaselerini veya temizlik ekipmanını paylaşan kedilerde görülür. Kedi corona virüsü nasıl kedi enfeksiyöz peritonitine neden olur?
Kedileri ve yavru kedileri etkileyen iki ana kedi corona virüsü türü mevcuttur:
Enterik corona virüsü

FIP'ye neden olan corona virüsü;

"Enterik" corona virüsü esasen bağırsaklarla sınırlıdır. Bağırsaklarda çoğalır ve ishale neden olabilir. Özellikle diğer kedilerle topluluk halinde yaşayan yavru kedilerde görülme ihtimali çok daha yüksektir. FIP'den etkilenen kedilerde aşağıdakilerden biri görülebilir:
Göğüs veya karınlarında sıvı birikebilir - buna "ıslak" FIP denir

İç organlarında nodüler büyümeler (granülomlar) olabilir - buna "kuru" FIP denir

Bu hastalığın dünya çapındaki kedi nüfusunun yaklaşık %1,4'ünün hayatını kaybetmesine neden olduğu tahmin ediliyor. Enfeksiyona neden olan etken, kontrol edilmesinin güçlüğüyle ünlü bir mutant koronavirüs (FIPV). Mutant virüsün ebeveyn virüsü olan enterik (bağırsakta yaşayan) koronavirüs, neredeyse tüm kedi yetiştiricilerinde ve barınaklarda var ve aşılar etkisiz kalıyor.

İnsanlarda ortaya çıkan virüslere karşı en umut vadedici tedavilerden biri "GS-5734": RNA virüsü eşlenmesiyle ilgili belirli proteinleri hedef alan küçük-moleküllü antivirallerden biri. Yapılan çalışmalarda, resus maymunlarında Ebola'yı önlemekte etkili olduğu ve hem doku kültüründe hem de fare enfeksiyon modellerinde koronavirüsleri dizginlediği kanıtlandı. Kaliforniya Üniversitesi Davis Yerleşkesi'nden Prof. Niels Pedersen liderliğindeki araştırmacıların dikkatini söz konusu moleküle yöneltmelerinin nedeni de bu bulgulardı. Deneysel FIP'le ilgili olarak başlangıçta kendilerinin yaptığı çalışmalar, kimyasal açıdan daha az karmaşık olan "GS-441524"ün (GS-5734'ün ebeveyn nükleositi) yüksek düzeyde etkili olduğunu göstererek, FIP'e yakalanmış kedilerde bir saha deneyi için kapı araladı. Çarpıcı sonuçların elde edildiği araştırmanın ayrıntıları Journal of Feline Medicine and Surgery (JFMS) dergisinde yayımlandı. 

Çalışmanın Yapılışı ve Sonuçlar

Yaşları 3 aylık ilâ 73 aylık arasında değişen 31 tane kedi çalışmaya dahil edildi ve bunlardan 26 tanesi planlanmış olan 12 haftalık veya daha uzun süreli tedaviyi tamamladı; diğer kediler hastalığın şiddeti nedeniyle doğrudan veya ilaç yardımıyla yaşama veda etti. Sağ kalan 26 kedi için klinik yanıt dramatikti: Ateş genellikle 12-36 saat içinde düştü ve beraberinde iştahta, aktiflik düzeyinde ve kilo kazanımında iyiye gidiş oldu.

Daha sık görülen "ıslak FIP" olan kedilerde, tedavi başlangıcından yaklaşık 10-14 gün sonrasından başlayarak karın akıntıları hızla kayboldu. Sevindirici ve biraz da şaşırtıcı bir şekilde, "kuru FIP" olan ve yaşça büyük olan kediler, GS-441524 tedavisine ıslak FIP olanlar ve genç olanlar kadar iyi yanıt verdi. GS-441524'ün güvenlik profili de aynı derecede etkileyiciydi.

Şu anda bu 26 kediden 24 tanesi sağlığına kavuşmuş durumda; biri FIP hastalığına yenik düştü ve diğeri ise FIP'le ilgisi olmayan bir kalp rahatsızlığından dolayı yaşamını yitirdi. Kedilerden 18 tanesi sadece bir tur tedavi almıştı; diğer 8 tanesinde hastalık nüksettiğinden daha yüksek dozda bir tur daha (iki vakada üçüncü bir tur daha) tedavi verilerek başarılı sonuç alındı.

FIP Ölümcül Olmaktan Çıkacak mı?

Koronavirüs modeli.

Önceki yıllarda, FIP'e yakalanan kedilerle ilgili öngörüler pek parlak değildi. On yıl kadar önce JFMS'de yayımlanan bir makalesinde Pedersen şöyle diyordu: "FIP'li kedilerin iyileştirilmesinde etkili olduğu kanıtlanan hiçbir tedavi yok. FIP'e yakalanan kediler, bu hastalık nedeniyle birkaç gün, hafta veya ay içinde kaçınılmaz olarak ölür.

" Şimdilerde profesyonel kariyerinin sonuna yaklaşmakta olan Pedersen çok daha iyimser: "Son 50 yıldır FIP benim en büyük merakım oldu ve kariyerimin final aşamasına ererken, güvenli ve etkili antiviral ilaçlar belirlemiş olduğum için çok şanslıyım. Şu anda biliyoruz ki, RNA virüs eşlenmesindeki belirli adımları hedef alan küçük moleküller, FIP'in çeşitli formlarını güvenle iyileştirme yetisine sahiptir."

  Artık FIP’in etkili bir tedavisi olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu, uzun, stresli, pahalı  ve hem kedi sahiplerini hem de veterinerleri bazı etik ve ekonomik sıkıntılara sokabilecek bir  tedavi.
Kedinize FIP teşhisi konulduysa muhtemelen veterineriniz size kedinizin kısa süre içinde kesinlikle öleceğini, yapacak bir şey olmadığını, yakında organ iflasları başlayacağını, kedinizin çok acı çekeceğini, sadece kedinin ömrünü çok az uzatmaya yarayacak veya kedinizi birazcık rahatlatacak bir şeyler yapılabileceğini ve işler bir noktaya geldiğinde ötanazi yapmanız gerektiğini söylemiştir.
Çok kısa süre öncesine kadar bütün bunlar doğruydu.

Şöyle ki piyasada onaylanmış, yasal ve etkili bir FIP tedavisi bulunmuyor. Dolayısıyla veteriner uygulamaları semptomatik tedaviye yönelmiş durumda. Örneğin ıslak tipte, kediyi rahatlatmak için karından ve göğüsten sıvı alımı uygulanıyor. Bu sıvı tekrar birikiyor elbette. Belki birkaç kez sıvı alımı uygulanabiliyor ama bu, sürdürülebilir bir uygulama değil. Sıvı giderek daha hızlı birikiyor. Aslında vücuttaki sıvı, sıvı birikimini yavaşlatıcı etki de gösteriyor. Mecbur kalınmadıkça (örneğin nefesi rahatlatmak için) sıvı alınmaması tavsiye ediliyor.

Yine aynı kapsamda interferon ve steroid veriliyor. Çeşitli diyet değişiklikleri öneriliyor. Veya kedi yeme içme zorluğu çekiyorsa (hatta hiç yemiyorsa) sıvıyla besleme vs deneniyor. B12 veriliyor. Karaciğeri ve böbrekleri destekleyici ilaçlar verilebiliyor. Başka şeyler de sayılabilir ama sonuç olarak bu tür destekleyici tedavilerin kedileri en fazla birkaç ay hayatta tutacak geçici çözümler olduğunu söyleyelim. Malum son kaçınılmaz.

GC376

FIP’in hastalığı yok etmeye yönelik gerçek tedavisi için çeşitli araştırmalar yürütülmüş ve hedeflenmiş anti-viral ilaçlar geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmalarda da insanlarda görülen HIV/AIDS, Ebola, SARS gibi hastalıklarla mücadele için geliştirilen ilaçlara benzer ilaçlar üzerinde durulmuş.

Bunlar arasında öncelikle GC376’yı anmalıyız. GC376 ile ilgili makaleye şu adresten ulaşılabilir: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/28901812 Kısaca sonucu açıklayayım: Yaklaşık %25’lik bir başarı yakalanmış. Belki bu ilaç üzerindeki çalışmalar ilerledikçe daha iyi sonuçlara da ulaşılabileceği düşünülüyor. GC376 temelli bir ilacın FDA onayı alarak piyasaya sürülmesi planlanıyor. Ne kadar sürer ve ne denli etkili bir ilaç olur, henüz bir şey söylemek mümkün değil.

GS-441524

Anti-viral denemeleri arasında öne çıkan ilacın adı GS-441524. (Kısaca GS -ben ‘gese’ diyorum) Buradaki GS, Gilead Sciences’ın kısaltması. Bu ilaçla ilgili teknik makalelere şu adreslerden ulaşılabilir:

1- Efficacy and safety of the nucleoside analog GS-441524 for treatment of cats with naturally occurring feline infectious peritonitis

2- The nucleoside analog GS-441524 strongly inhibits feline infectious peritonitis (FIP) virus in tissue culture and experimental cat infection studies

UC-Davis Üniversitesinden Dr. Niels C. Pedersen ve diğerlerinin çalışmalarında GS’nin FIP’in her türü üzerinde %80’in üzerinde başarılı olduğu gösterilmiş. Makaleden aynen alıntılıyorum:
“GS-441524 was shown to be a safe and effective treatment for FIP. The optimum dosage was found to be 4.0 mg/kg SC q24h for at least 12 weeks.”

Yani “GS-441524’ün FIP’in güvenli ve etkin tedavisi olduğu gösterilmiştir. En uygun dozun ise en azından 12 hafta boyunca her 24 saatte bir deri altından yapılan 4,0 mg/kg’lik iğneler olduğu bulunmuştur.”

GS, Gilead Sciences firmasının ilacı. Bu firmanın da kedilerle ilgili piyasaya ilaç sürme gibi bir niyeti yok. Çeşitli ticari hesaplarla bir başka firmaya da lisans verecekler gibi görünmüyor ki bugün onay için başvurulsa yine de süreç yılları bulacaktır. Dolayısıyla bu ilaç dünyanın hiçbir ülkesinde onay almış değil ve piyasada bulunmuyor.

GS’yi Nereden Bulabilirim?

GS, çeşitli laboratuvarlar tarafından toz halinde ve sadece bilimsel araştırmalarda kullanılmak üzere satılıyor. Bir tane checkbox’ı işaretleyip “bilimsel araştırma yapacağım” diyerek almanız mümkün. Ancak toz halindeki ilacı kedinize veremezseniz. Bu tozun bir sıvı (diluent) içinde çözülmesi ve iğne yapılacak şekle getirilmesi gerekiyor. Kulağa basitmiş gibi gelse de bunu becerebilmek için birtakım cihazlar ve bu konularda deneyim gerekiyor. Mutfakta yapabileceğiniz bir şey değil yani.

Bu noktada devreye Çinli bazı üreticiler giriyor. Çin’de orta sınıfın büyümesiyle beraber artan ev kedisi ve özellikle cins kedi talebi FIP’in de hızla yayılmasına neden olmuş. Bunun sonucunda da Dr. Pedersen’in araştırmasını temel alarak GS’nin doğrudan kullanıbilir versiyonlarını üreten birkaç üretici ortaya çıkmış durumda.

Bu üreticilerle (temsilcileriyle) internet üzerinden irtibata geçmek mümkün. Özellikle Facebook gruplarında bire bir irtibat kurularak sipariş verilebiliyor. Alışveriş, karşılıklı  güvene dayanıyor. Binlerce kedi sahibinin bir araya geldiği dayanışma grupları mevcut. Buralarda insanlar hem deneyimlerini paylaşıyorlar hem de istismara çok açık bir konuda birbirlerine emniyet supabı oluyorlar.

Çin’de üretilen bu ilaçların bazıları bu gruplar tarafından test de edilmiş durumda. Ayrıca bu gruplarda tedaviye devam edenlerin maceralarını da günü gününe gözlemleyebiliyorsunuz. Ben de bu işlere giriştiğimde güven sorunu yaşamıştım ama biraz o ortamda bulununca bunu aşıyorsunuz. Şöyle düşünün, size işe yaramayan ilaç gönderirlerse bir daha iş yapamazlar.

GS Kullanımı ve Dozaj

Şu an piyasada GS’nin iki türü bulunuyor: Hap ve iğne. Hapları üreten tek bir üretici var. Haplar Çinli üreticinin inovasyonu diyebiliriz. GS’nin standart formu iğne.
Yukarıda da alıntıladığım gibi, Dr Pedersen’in önerdiği tedavi protokolü 12 hafta (84 gün) boyunca, 24 saatte bir, 4 mg/kg’lik dozlarda birer iğneden oluşuyor. Yani kediniz 3 kiloysa günde 12 mg’ye eş değer iğne olması gerekiyor.

Çinli üreticiler zaman içinde kullananlardan aldıkları geri dönüşlerle kazandıkları deneyimin sonucunda dozajı 5 mg/kg olarak tavsiye etmeye başladılar. Yani kediniz 3 kiloysa 15 mg/kg’ye eş değer iğne yapmanız gerekiyor. Nöro ve oküler vakalarda ise dozun en az 8 mg/kg olması öneriliyor. Bahsettiğimiz kan-beyin ve kan-göz bariyerleri nedeniyle daha yüksek dozaj gerekli görülüyor. Haplar için de aynı mg/kg hesabı geçerli. Hap almayı tercih ederseniz satıcılar size daha detaylı bilgi vereceklerdir.

İğneler genellikle 5 ml’lik viallerde (steril şişelerde) satılıyor. Markaların çoğunun konsantrasyonu 15 mg/ml. Yani bir ml’de 15 mg ilaç bulunuyor. Bir şişede demek ki 15 x 5 = 75 mg ilaç bulunuyor. Yukarıda 3 kiloluk bir kedi için 15 mg/kg’lik doz uygulanması gerektiğini söylemiştik. Yani günde 1 ml’lik iğne yapmanız gerekiyor. Dolayısıyla 5 ml’lik bir şişe, 5 gün gidiyor. 3 kiloluk bir kedinin 12 haftalık tedaviyi tamamlaması için 17 şişeye ihtiyacınız olacak. Kedi iyileştikçe kilo da alacağından 3 – 4 şişeye daha ihtiyaç duyabilirsiniz.

Doz hesaplama formülü

Kedinin ağırlığı (kg) X Uygulanacak dozaj (mg/kg) / Konsantrasyon (mg/ml)
3 kg X 5 mg/kg / 15 mg/ml = 1 ml

Fiyatlar

GS fiyatları bugün itibarıyla (20.09.2019) şişesi 80 dolarla 360 dolar arasında değişiyor. Hap versiyonu da 300 dolar civarına denk geliyor. Yine 3 kiloluk kedi örneğinden devam edersek, nöro veya oküler olmayan vakalarda yaklaşık 20 şişe gerekeceğinden, toplam maliyet 1.600 dolarla 7.200 dolar arasında değişir.

Tedarik

Tedaviye başlamaya karar verdiğinizde üreticilerden biriyle irtibata geçerek sipariş verebilirsiniz. Siz parayı gönderiyorsunuz, onlar da ilacı gönderiyor. Ekspres kargoya verdikleri için 4-5 günde ülkeye ulaşıyor. Ondan sonrası gümrüğün ve PTT’nin hızına ve prosedürlerine kalıyor. Gümrükte ne kadar bekleyeceğini tahmin etmek güç. Sizden reçete ve fatura isteyebilirler. Veterinerinizden reçete veya bir yazı hazırlamasını rica edebilirsiniz. Belki kabul eder belki etmez. Fatura istenirse yaptığınız transferin çıktısını verebilirsiniz. Gümrük vergisi talep edilebilir. O süreçleri tam olarak kestirmek zor. İyi şanslar.

Bir diğer yol da yurt dışından, mümkünse Çin’den gelen biri aracılığıyla getirtmek. Böyle bir tanıdığınız varsa en hızlı ve kolay yol bu. Ayrıca dayanışma gruplarında tanıştığınız, tedaviye devam etmekte olan kişiler de acil durumlarda size ilaç gönderebilir.

Sonuç

Sonuç ortada. FIP’in etkin ve güvenli bir tedavisi var. Tedavi uzun, yorucu, stresli ve pahalı. Bu tedaviyi uygulayıp uygulamama kararı tamamen size kalmış. Hayatınızdaki ve kedinizin hayatındaki tüm değişkenleri değerlendirip kararınızı verin. Veterinerler etik kaygılarla veya lisanslarını tehlikeye atma korkusuyla bu süreçte size pek yardımcı olmak istemeyebilirler. Lisans meselesi kendi bilecekleri iş ama el kadar kedileri kesin ve acılı bir ölüme terk etmenin etikle ne alakası olabilir, bilmiyorum.

 Kaynak;

Human antiviral 'GS-441524' shows great promise against feline infectious peritonitis https://phys.org/news/2019-02-human-antiviral-gs-great-feline.html

Pedersen NC, Perron M, Bannasch M, et al. Efficacy and safety of the nucleoside analog GS-441524 for treatment of cats with naturally occurring feline infectious peritonitis. J Feline Med Surg. Epub ahead of print 13 February 2019. DOI: 10.1177/1098612X19825701 http://dx.doi.org/10.1177/1098612X19825701

Discovery offers hope against deadly cat virus https://phys.org/news/2013-06-discovery-deadly-cat-virus.html

'fiptedavisi.wordpress.com' adresinden bilgiler alınıp yorum katılarak derlenmiştir.

Derleyen ve paylaşan;

"Catrice" 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmajımız Bozuluyor

Lübnan

Turna Kuşu`nun Tarihsel önemi